Sunday, May 26, 2013

AKIL OYUNLARI: YENI IKTIDAR BICIMLERININ TURETILMESI UZERINE


 
Sıyasal devrim pratigi Avrupa kitasini sarsdiginda ozgurluk, kardeslik ve esitlik soylemleri halkin sloganlari olarak ilan edilmisti. Aradan gecen iki yuzyildan fazla surede her yuzyilda bir devrim niteliginde degisimlere tanik oldu dunya. Her devrim, `yeni bir yasam biciminin turetilmesi uzerine` kuruluydu. Halkin kendisi mi istemisti bunlari, bunlar toplumsal bir yasaya bagli olarak suregelen dogal ilerlemenin bir sonucu muydu yoksa iktidar kendini yeniden uretmek icin motive edilmis kitleleri mi kesfetmisti? Iktidar, halktan hic vazgecmedi. Mesruiyetini saglamanin yollarini hep buldu. 20. Yuzyilin son ceyreginde butun duvarlari yikmayi hedefleyen iktidar, kendisini daha fazla sorgulatmaya tahammul edemedi ve kendi kurdugu yapiya (iktidar bicimine) herkesten once saldirdi. Bu yikim daha once turettigi yapinin zaman, mekan ve akil anlayisina meydan okuyarak yok etmek seklinde ortaya cikti. Yeni Iktidar, bir zihniyettir; total bir akildir, bir fisiltidir kulaktan kulaga dolasan ama kasitlidir...

Sonucta, Zevkler ve Renkler Tartisilmaz!
Tek tip yasam biciminin kotulenmesi icin zevklerin ve renklerin kisiden kisiye degistigini kabul ettik once. Daha sonra bunun tartisilmaz oldugunu ilan ettik. Ozgurluk, zevk ve renk uzerine insa edildi. Istenen, aliskanliklari ve tabulari yikacak bir akil olusturmakti.  Aslinda tartismaktan yasaklandigimiz sey, eskinin tek tipciligiydi. Herkesin birbirinden farkli oldugunu ve farkli arzulara sahip olabilecegini akillara yerlestirmekti. Oysa biz sadece tartismaktan kacmak icin kullandik bu sozu. Farkinda olmadan bireyselligi boylece kutsadik, tartisma konusu bile yapmadik. Iktidar, bireyi kutsadi, ozgurlugu tartisilmaz yapti. Bireysellik, farkli zevklere sahip olmakla; ozgurluk ise tartisilmazlikla yerlestirildi akillara. Uzlasmaya ihtiyac yoktu, her zevk satin alinabilirdi... Madem ki farkliydik, daha cok secenegimiz olmaliydi. Farkliliklarin pesinden kosmaya basladik. Tartisma konusu yapmadik bunlari. Mikro iktisat ve yonetim yeniden kesfedildi. Bir zamanlar tabu olan seyler, marjinal degerler olarak kutsandi. Istatistikte dikkate alinmayan marjinal degerler bile sorgulanmaya basladi. Her biri yeni bir iktidar pratiginin yolunu acti, iktidar kilcal damarlara kadar nufuz etmeliydi. Mutlak kontrol saglamanin en iyi ve tek yolu buydu artik...   

Her Dusunceye Saygiliyim Ben, Yeter ki Yeni Olsun!
Dusunce ozgurlugu, kokleri devrime dayanan bir ozgurluk tanimlamasi. Gorevini her donemde cok iyi yerine getirdi. Her turlu kisitlayici akla karsi durmanin yegane silahi. Bagnaz olarak adlandirilan toplumlar, dusunceye saygi duymamakla suclandi hep. Ya da farkli dusuncelere saygi duymayanlar bagnaz olarak damgalandi. Geri kalmislikla suclandilar. Hosgoru ve saygi gibi kavramlar, toplumlari yumusatmak icin vazgecilmez silahlar. Kim hosgorusuz ya da saygisiz gorunmek ister ki? Peki ya, fikirlerini savunmak, hosgorusuzluk ve saygisizlikla es tutulursa ne yapilmali? Bu celiskiyi hep yasadik.. Yeni Iktidar, kisileri ve fikirleri siniflandirdi; kendi urunlerini kutsayanlari ilerici ve yenilikci olarak sundu. Kendisinin aksine olan fikirleri ise, gerici ve statukocu. Statukocu olmak kotu cagrisimli bi kavram olarak yerlestirildi zihinlere. Statukocu isen, asagilanmayi hak ediyorsundur; cunku statukocu olmak, gecmisin kazanimlarini savunmaktir, geri istemektir; evet gerici ise bu anlamda gericidir, geri istemektedir. Statukoyu savunmak, Yeni Iktidarin ta kendisine saldirmaktir... Peki neye gore geri, neye gore ileri? Tarihsel olarak eski olan geri oldu, yeni olan hersey ise ileri. Ileri olan hersey `dusunce` oldu. Bundan sonra yikmak kolaydi isteneni. `Eski` demek yeterliydi. Iktidar, kendi kavramlarini kotuledi yeri geldi, bazen eskiye yeni isimler buldu. Surdu piyasaya, zaten alici cok. `Degistim ben!` diyeni cok duyduk. Ya degisecekti ya da yok olacakti kendince. Herkes yeni gomleklerini giydi. Eski olan kotu oldu, klasik olan zevksiz; yeni olan iyi oldu, giyen zevkli, yeni gomlek ise moda oldu...

Yeni Koye Eski Adet Getirme Canim Sen de!
Yeni İktidar retoriginin odaginda `degisim` soylemi var. Degisime ayak uydurmaktan bu kadar cok bahsedilmemistir. Degisime ayak uydurmak bir erdem oldu. Yani bukalemun misali... Bulundugu ortama uyum saglayan tercih ediliyor artik. Ama kimse sormuyor, `Bu ortami kim yaratti?` ya da  `Kim uymamizi istiyor?` diye. Ama bizden istenen soru sormamiz degil, cevaplari bizim icin zaten hazirlanmisti. Cevaplar paketlendi, donduruldu, istiflendi ve piyasaya sunuldu. Bizler, dondurulmus gidalara daha fazla yonelir olduk ya da mikrodalga seceneklere; aaaa bak burada yikanmisi var, dogranmisi var, pes vallahi bunu da yapmislar!.. Kavramlar yeniden tanimlandi, tanimlar sloganlara cevrildi; sloganlar ortaya atildi, kelime dagarcigi azaltildi, zaten kimsenin cumle kurmaya ihtiyaci yok ki, aaaa bak burda hazirlanmisi var!... Insan rahata cabuk alisir derler, dogrudur... Yeni Iktidar retoriginin merkezindeki ikinci soylem ise `hiz`. Hem de `degisimin hizi`. Cok cabuk degisiyormus ortam, ayak uydurmak lazimmis. Kim degistiriyor? Kim neyi degistiriyor? Kendi aralarindaki  tepismeleri bize degisim diye yutturuyor olmasinlar! Bir de hizli olunacakmis! Tabi ya, kim once davranirsa o kazanir degil mi!  Kolay olsun, cabuk olsun; bir an once yemeginizi yiyin de isinize kosun! Bakin size kolay hazirlanir yemekler bile yaptim, yemek icin oyle vakit falan harcamayin atin mikrodalgaya bes dakikada hazir. Bir de yerli mali takintisi var Yeni İktidar`in. Acaba ne kadar yerli ona bakiyorlar, cok yerliyse sorun yok, cunku zevkler ve renkler tartisilmaz; ama hani soyle ulusal derecede yerli ise `birakin kardesim eski kafaliligi, yeni koye eski adet getirmeyin!` diye yersiniz lafi, hem de yerlilerden... Dogrular yeniden tanimlaniyor. Eski dogrular, geri ve yavas oluyor; yeni dogrular kose donduruyor, basimiz donuyor donmekten...

Biz Bir Mozaigiz!: Ulusalin Yikimi ve Yitimi
Ne zaman terfi ettik mozaiklige acaba? Mozaik oldugumuzu kabul etmekle, ”kucuk” ve “birbirinden farkli” parcalardan olustugumuzu kabul etmis olmadik mi! Yeni Iktidar, kulturel zenginlik soylemiyle, o kucuk ve birbirinden farkli parcalara dem vururken butunu yitirdigimizin farkina vardik mi acaba? O parcalarin ne olusturdugu onemli degil artik. Niye ihtiyac duyuldu boyle bir tanimlamaya? Bir zamanlar butun vardi bizim icin. Butunun amacini gerceklestirmesi vardi. Yani birimiz hepimiz icin hepimiz birimiz icin. Simdilerde, birimiz hepimiz icin kismi iskartaya cikarildi. Cunku mozaik parcalarinin tamamini ya da bir kismini kullanarak baska baska resimler olusturmak mumkun... “Herkes basinin caresine baksin” yaklasimi hakim oldu zihinlere. Risk ve sorumluluklar parcalara yuklenirken kazanclar ve yetkiler merkezde birakildi. Ya kontrol? Tabii ki merkezde. Yeni Iktidar kendini merkezde konumlandirdi. Ama soz konusu olan, alinmasi gereken her turlu risk, maliyet ve sorumluluk oldugunda merkeziyeti kotuledi. Hıyerarsıyi kotuledi... Cunku kazanclar hemen akmaliydi merkeze. Peki nasil gorunmez kildi kendini Yeni Iktidar? Tabii ki sayisal dunyayi kurgulayarak. Her turlu bilgi iletisim aginin arkasina gizledi kendini. Seffafligi yuceltti. Oyle ki herseyi ve herkesi takip edebilsin. O kadar karmasik bir sayisal ag kurdu ki, asagidan ulasmasi neredeyse imkansiz ve bir o kadar da maliyetli. Kuresel is bolumu buna gore kurgulandi. Herkes kendi sebekesini kurmali artik. Kurabildigin surece kendi coplugunde otme sansin var. Peki ya bir ust sebekenin cikar alanina yanlislikla ayak basarsan? İste o zaman yandin, hemen gosteriverirler sopayi... Biz bir mozaigiz artik, cignenmeye hazir kucuk lokmalar gibi...

Biz Bir Aileyiz!: Yalanini Sevsinler...
Ulusalin yikimi ve yitimi, daha kucuk olcekli kurumsal yapilarin olusturulmasini gerektirir. Yani ekonomik olarak daha kucuk parcalara ayrilmamasi gereken en kucuk yapitasi ne olmalidir? Toplum soz konusu oldugunda bunun aile oldugunu soyleriz. Aile, daha kucuk parcalara bolunemeyecek en kucuk ekonomik ve toplumsal kurum olarak hala gecerliligini surduruyor. Bununla birlikte, onu yekpare tutan nitelikler uzerinde daha da dusunulmeye baslandi. Oyle kurumsal yapilar olusturulmali ki, aileyi bir arada tutan seylerin benzeri olmali icinde. Insanlarin kendisini gerektiginde sinirsiz olarak adayacagi tek kurum aile. Aile her zaman onceliklidir; zaman ve mekan gozetilmeksizin fedakarlik yapilir aile icin. O halde yapilmasi gereken, aidiyet yaratan her duyguyu ve eylemi, kurulan yapilara tasimaktir. Ancak tek bir farkla... Yeni Iktidar, yeni aile yapisini bireysel cikarlar uzerine insa etmek ister. Bireylerin ekonomik cikarlari ailenin yeni degerleridir. Gerektiginde kendi basina hareket edebilen, finansal kararlar icin bir yonetim kurulu misali ortak kararlar alan, anlasma saglanamadigi takdirde dagilan aile bireyleri artik yabanci degil bize. Aile icinde bireylerin esitlenmesiyle, eskinin hiyerarsik aile yapisi duzlestirilmistir. Amaclanan gercek esitlik saglamak degildir, ailede baba disindaki bireylerin korunmasi degildir. Birbirine “aglarla” bagli olan bir aile yapisi ongorulmektedir. Ve bu aglar, her turlu ekonomik, toplumsal ve siyasal cikarlardan olusan ve tercih konusu edilebilen aglardir. Kolaylikla bir ag yapisindan koparak baska aglar icine girebilecek esneklikte ve buna uygun deger yargilariyla donanmis aile bireyleri... Tipki bir ulkenin yurttaslari gibi... Yurttas, bir ulusal ailenin bireyidir. Yurttas, haklari ve yukumlulukleri olan siyasal bireydir. Siyasal kimligi yok etmek/degistirmek, yurttasi yok etmektir/degistirmektir. Yurttasi yok etmek/degistirmek, hak ve yukumlulukleri yok etmektir/degistirmektir; yani siyasal bireyi yok etmektir/degistirmektir. Yurttasin bireye donusturulmesi bu anlamda kasitlidir. Yurttaslik kazanimini reddetmektir. Yurttasi bireye donusturdukten sonra geriye tek bir sey kalir. O da sinir otesi hareketini kisitlayan her turlu engeli kaldirmaktir. Ama mutlak sinirsizlik mi? Hayir! Ticari nitelige sahip oldugun surece bireysin ve kolaylikla hareket edebilirsin. Bu anlamda, bireyin hareketini saglamanin yolu her turlu ulusal degerden arindirilmasindan gecmektedir. Ve kuresel ailenin bireyleri, gelecegin yeni koleleri olacaktir...  

Acaba? : Degerlerin Alt Ust Olusu
Koklu toplumsal degisim icin degerlerin alt ust edilmesi gerekir. Bu degerler toplumsal, ekonomik ve siyasal olani olusturan yapitaslaridir. Deger, her ne kadar psikolojik/sosyolojik bir kavram olsa da bilim konusu olan her alandaki yapinin tutkalidir. Degerlerin degismesi, yapiyi bir arada tutan seyin yeniden tasarlanmasi demektir. Burada sorulmasi gereken, “Degisimi isteyen kimdir ve ne istemektedir?” sorusudur. Bu siralarda, acaba ne dogru, ne yanlis diye dusunmuyor muyuz? Kafalarimiz karistirilmadi mi? Zihinlerimiz, yeni deger yargilarina alistirilmiyor mu? Tepki verme bicimimiz yeniden kurgulaniyor. Yeni platformlar icat ediliyor. Tepkiler belli platformlarda toplaniyor. Ama etkili olmayan tepkiler yiginindan baska birsey yok elimizde.
  
t

No comments:

Post a Comment